Bu Blogda Ara

his mi etmek? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
his mi etmek? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cuma, Ocak 24, 2025

etrafımda yalnızım


etrafımda yalnızım
yalnızlığım dolu dolu
ağzımı açamıyorum, dilim kıpırdayamıyor
nefes alamıyorum, hayat içime dolamıyor


gözlerimde suskunum
sessizlik boğazımda boğum boğum
saçlarım arsız rüzgarla sessizce boğuşuyor
nefes alamıyorum, iç çekince hayli ses çıkıyor


ellerimde umutsuzum
avuçlarımda hayal kırıklıklarım sere serpe
parmaklarım dahi bitişmiyor birbirlerine
koşamıyorum, yok halim
sana gerçeği hiçbir vakit söylemeyeceğim


ve yine zihnimde hala o aptal gülümseme
yokluğunla anlaşamadık gülüm
bizi daha fazla cana ciğer etme!..







Salı, Temmuz 16, 2024

konulur bir gün

 adanmış bir ömür kurdu insan

oysa gerçeğe değil hayale

hiç mutlu olamayacağı bir geleceğe koştu insan

aradığı şey nasıl olsa bu dünyada değil diye

sevmeyi önemsemedi, güvenmeyi denemedi 

oysa kendine bile 

ve hep eksik kaldı insan

bütün parçalarıyla birlikte

sırf birleştirmeyi bilemedi diye 

 

                                                                                                

 

                                                                                                                 

 






Cuma, Haziran 28, 2024

Ve Ben De Tanrıyla Başa Çıkamadım

 bu denli zor olduğunu bilsek gelir miydik hayata

yaşam bahanemizin bizi ölüme arkadaş kılacağını bilsek yine de ona

ısrarla ona tutulur muyduk 

zar zor bir bütün yapıp bendimizi, gene de parça parça dağılacağımızı bilseydik ya

istemeyi isteyecek kadar dahi arzulardan sıyrılacağız bir gün

kendi savaşımızda her tepenin ardından karşı taraf olacağız

bir gün sevmenin önemi yitirilecek

ve o son gün, belki fark edip belki de etmeden son nefesi vereceğiz geri alamadan







Salı, Nisan 23, 2024

"rüyamda buluttum"

Şu an neredesin?

olmayı hayal ettiğin yerle olduğun yer arasında 

olduğunu zannettiğin kişiyle olmuş bulunduğun kişiliklerin başucunda 

sana bırakılmamış bir hayat ama sürekli sana ait olduğu söyleniyor

ufacık bir kendin olduğunda mutluluktan içine dolan kıvılcımı hatırlıyor musun?

artık böyle olacağım dediğin kaç gecenin sabahında yine yeniden nelere direndiğini ya da

hiçbir zaman fuşyayı sevdiğini bile dillendiremeyişlerin vardı

kimseye söyleyemediklerini boşver gülüm de, ya kendine söyleyemediklerin

alabildiğine bendinden kaçışların; sırf daha az kötü hissetmek için...

içinde yatanlardan korkup beyninin ışıklarını açamamışlıkların

potansiyelini bile keşfedemeyip ölmekten korktuğun olmadı mı hiç?

ya sen asla bu sen değilsen

yoksa bütün ömrünü o ait olduğun yeri arayarak mı geçirdin?

sana söyleneni düşünmek kendi fikirlerini bulmak için çıktığın yoldan daha bir güvenli değil mi?

sevemedin; bir yüzündü kabul edeceğin, halbuki sen ait olmadığın bir gecekonduya sığdırdın ruhunu ve evin diye kabul ettin ya

ömrün için binlerce ihtimalden birkaçına kandın ya

bir de kendini gerçek kılınca mutlu olacakmışsın ya hani

kim dedi bunu sahi?

 maksimumun sana huzurunu getireceğine söz vermiyordu oysa

onu iyi dinle, yaklaşan ayak seslerinde mutluluğun çıkmadığını duyabilirsin

unutma ki bilmek iyidir, çokca bilmekse ölüm...





Cumartesi, Mart 16, 2024

sanrıları

 hiçbir vaat bu dünyaya barış getirmeyecekti

insanları barışı görmek için değil göreceğine inanmak için yaşarken

kaos olmasa hayatta kalamazdık ki

ve biz dünya için yas tutacaktık

yas tutmak yaşatacaktı bizi

inançlı ve inançsızlar olarak ayrılacaktık

inançlılar güzel günleri bekleyecekti, inançsızlarsa sonsuz sessizliği arayacaktı

ama kimse aradığını bulamayacak,

ve bir vakit güneş batayazarken, birisi eline televizyon kumandasını aldığında, okyanusta bir balık kolonisi yüzerken yahut; var olurkenki sancımızı da alıp yanımıza, yok olacaktık...



Çarşamba, Mart 06, 2024

yavaşça kaybettiğimizden bir anda vazgeçtik

 şaşıp kalabilmeyi yitirdim önce, ardından öfkeyi

heyecanımı kaybettim ortaokulda son ders çıkışı yağmurun yağdığı bir gün

sevmeyi bıraktım Ankara'da bir öğlen vakti nizamiye önünde tam on sekizimde

elimde bir daha hissetmeyi ne olursa olsun asla başaramadığım ölü duygular,

sonra hepsinin anıları siliniyor tek tek

ve ben elimde bir zamanlar yaşadığımı bildiğim şimdi ise bir fikrimin kalmamışlıklarına bakıp duruyorum

bulanıkça iyi oldukları canlanıyor zihnimde, iyi ise ne demek bilmiyorum...






sitare

 umut verme bana nazenin  yaşatır sanırsın, ölüveririm öyle sımsıcaklığını duyumsatma bana berceste ısıtır sanırsın, kuytu köşelerime kar ya...