Bu Blogda Ara
Cuma, Ağustos 22, 2025
yaşa diye veriyorum kanlarımı
hayaller gerçek olmayıp yaşamak için en ufak şeye tutunmaya başlayınca kendi dramana dayanmaya bile istemsiz olmak..
Pazartesi, Mart 31, 2025
neye yarar
durup durup da yoklama
hâlâ geliyorum sanırım
kapanmaya yüz tutmuş göz kapaklarım
ben seni kırmızından da tanırım
beni tanımamandan da tanırım
hâlâ sana yaşıyorum sanırım
nefesi sen varsın diye ciğerlerime salarım
kaçtır görmüyorsun ya çok kırgınım
korkma hâlâ bu yolu "sen, sen!" diye adımlarım
umudu da kestim sanırım
bu yüzden yıllar sürer ancak bir adımım
bir fecir vakti kokunu duyarım
duyarım da neye yarar
sen Ankara'dasın ben İstanbul'dayım
hayaller gerçek olmayıp yaşamak için en ufak şeye tutunmaya başlayınca kendi dramana dayanmaya bile istemsiz olmak..
Cumartesi, Şubat 01, 2025
nereye ve neden
nereye gittiğini merak ediyorsun. gittiğin yerin bir anlamı olacak mı, merak ediyorsun. dünyanın yaşanmayacak hale geldiğini izleyerek kendine hedefler koymanın absürtlüğü ile bakışıyorsun.
Mars'a giden Rover, Çin'den gelen ikinci bir virüs (!), uzaklaştırma almasına rağmen eski eşinin üzerine benzin döküp yakan bir adam, gittikçe saldırganlaşan bir toplum, asla değmeyecek insanlar için canlarını ortaya koyup feda eden Mehmetçikler, dünyalarını dedikoduya adayanlar, ünlülerin ilişki haberlerini anlatan magazin sayfaları, falanca markette indirimlerin geldiğini bildiren reklamlar, Suriye'de; Ukrayna'da; Gazze'de ölen onca masum can, yeni çıkan aptalca şarkılar, hala tırnak uzatmaya kızan ebeveynler, resim çizmenin günah olduğunu savunanlar, chatgbt'ye "insanlığı yok edecek misin?" diye soranlar, halkın umarsızca ezildiği o iğrenç çıkarcı düzen...
Hayvan çiftliğinde olduğu gibi aklını kullandıkça domuzların içerisinde yaşadığını fark ediyorsun. Özgür olmadığını hissediyorsun, dahası biliyorsun. kafasını kullananın kafası eziliyor. satrançta bir piyonsun, hoş at olsan da değişmez ya şaha göre seni yönlendiriyorlar. sen de oturup hangi geleceğe niçin çalışacağını düşünüyorsun. ardından üç kuruş para kazanmak isteyen yirmi yaşındaki genci tag kullanıyor diye taksi çetesi darp ediyor. etrafındaki kimsenin haberi yok umurunda da değil zaten, uykusundan yeni uyanmış da kafası henüz çalışmıyormuş.
dünya yediye bölünmüştü şimdi ise insanoğlu onu iki yüz sekiz yaptı. İlk başta farklı yerlerde yerini kurmuş insanlar vardı sadece. bir devletin doğuşu yanında ikinci bir devleti mecbur kıldı ve ikinci bir devletin kuruluşu savaşı getirdi. o günden beri kendisiyle savaştı insan, o günden beri maşa olarak kullanılmaktan bıkmadı insan.
çekip gitmek istersin ama nereye, hiçbir şeyin olmasa varoluş sancıların olacak. insan bir şey yapmaya gelmedi dünyaya ve acı çekiyor boylu boyunca.
sonuç; inan ben de bilmiyorum.
hayaller gerçek olmayıp yaşamak için en ufak şeye tutunmaya başlayınca kendi dramana dayanmaya bile istemsiz olmak..
Cuma, Ocak 24, 2025
etrafımda yalnızım
hayaller gerçek olmayıp yaşamak için en ufak şeye tutunmaya başlayınca kendi dramana dayanmaya bile istemsiz olmak..
Pazar, Aralık 08, 2024
hayır o değil
Yaşam bazen çok komplike olacağı gibi bazen de çok basit olabiliyor. Bazen yüzyıllar evvel yaşamış insanların iki elleriyle yaptıkları şeylerin, iki dudaklarının arasından çıkan sözlerin içine hapsolmuş buluyoruz kendimizi. Oysa hayat ona ne mana yüklüyorsak sadece o idi. Ve İnsan asıl mana yüklemezse ölürdü… Anlamsızlığa anlam yükleyenler dahi şanslı kümedendi ve bir de anlamsızlığa anlam yükleyemeyenler vardı. Bir şeyler onlara sen anlam yüklediğin müddetçe var olmayı sürdürecekti ve bir gün o yüklediğin anlam denizinde kendi kendini boğacaktın. Kutsalların olacaktı, aklını kullanmadan destekçisi olup inandığın kutsalların… Belki de öyle bir kutsal seçecektin ki kendine, uğrunda ölüp öldürecektin. Peki ya yüklemediğin manalar… Onlar da bir yığın yokluk olup nefessiz bırakmayacak mıydı seni? Hiçbir şeyin manası yok deyip kahkaha attıktan on beş dakika sonra boşluğa kucak açmayacak mıydın? O boşlukta seni bir şey beklemiyor, sarılamayacaksın…
hayaller gerçek olmayıp yaşamak için en ufak şeye tutunmaya başlayınca kendi dramana dayanmaya bile istemsiz olmak..
Cuma, Kasım 22, 2024
mutluluk zorlantısı
sezgilerime göre yaşamam ne hissettiğimi ne önemi var? yapacaklarımı ve yapmayacaklarımı duygularım belirlemez ne hissettiğimin ne önemi var? hayal değil plan kurarım ne hissettiğimi ne önemi var? işlerim ne verimli ne de verimsiz olmaz ne hissettiğimin ne önemi var?
hissetmek yaşayanlar için geçerlidir, bir kere hissetmeye başlamanız demek ölümü de göze almanız demektir. kurtlar vadisi'nde dediği doğru sanıyorum; bazılarımız ölümü değil yaşamayı göze alıyor. bazılarımızın aradığı şey bu dünyada değil o yüzden asla bulunamayacak olandır aranan ve bu dünyadan olmadığı içindir ki ne olduğu da bilinemez.
zorunlu değiliz mutlu ya da mutsuz olunmaya. oysa insanlar yanılıyor. tutturulmuş bir mutluluk hali, ne olduğu da bilinmiyor sürekli değişiyor adı. ve sadece ısrarla elde tutulmaya çalışılıyor. şu halde mutluluk bir çaba olmalı; yokluğu istenmeyen ve varlığı sizi sürekli bir şeyler yapmaya mecbur bırakan bir çaba. oysa mutluluk zorla olmayandır. peki şu elde zoraki tutulup bırakılmak istenmeyen şey de nedir? mutluluğun zoruntası mı? üzerine misk sıkılmış bir kaç korku kırıntısı mı? nedir o? her mutluluk iyi olmadığı gibi her mutsuzluk da kötü değildir. bildikçe, farkında oldukça komplike olan zihnimiz ve dünyamızda mutsuzluk elde ettiğimiz sonuçlardan sadece biridir. bunu kabul etmek de bir olgunluktur. her şeyin bir bedeli yahut sonucu vardır. asıl mutsuzluk bu sonuçları yok saymaktır. son derece makul ve mantıklı olan mutsuzluğunu zoraki yaptığın mutluluğun(!) yerine koymaya çalışmak bir denklemde uygun olmayan bir değeri ısrarla x'in yerine koyup cevabın doğru çıkmasını beklemek gibidir. mutluluk ve mutsuzluk kabulden gelebilir ama mutluluğun zorlamadan gelmeyeceği kesin.
sonuç; mutluluk var olandır, keşfedilir, arzulanır oysa ölesiye peşinden koşulmaz zira doğasına aykırıdır.
hayaller gerçek olmayıp yaşamak için en ufak şeye tutunmaya başlayınca kendi dramana dayanmaya bile istemsiz olmak..
sitare
umut verme bana nazenin yaşatır sanırsın, ölüveririm öyle sımsıcaklığını duyumsatma bana berceste ısıtır sanırsın, kuytu köşelerime kar ya...
.jpg)



